Kadınların toplumsal ölçekte eşit haklara ve fırsatlara sahip olması, yıllardır süregelen bir mücadele ve değişim yolculuğunun yalnızda görünen yüzü... Oysa bu yolculukta hâlâ karşımıza çıkan görünmez bir engel var: Cam tavan. Görünmez bir bariyer, somut olarak varlığını göremediğiniz ama her adımda hissettiğiniz sessiz ama bir o kadar da dirençli bir sınır. Peki, bu sınırları aşmak, bu görünmez duvarları kırmak mümkün mü? Kadınlar, cesaretlerini, dayanışmalarını ve yaratıcılıklarını kullanarak bu engelleri aşmak için neler yaptı ve hala yapıyor?
Cam tavan, kadınların iş hayatında yükselmelerinin önüne geçen, genellikle toplumsal normlar ve önyargılarla şekillenen çok güçlü bir engel. Kadınların üst düzey pozisyonlara yükselmesi ve belirli alanlara liderlik etmesi, bu görünmez bariyerlerle sınırlandırılıyor. Bu durum, yalnızca kadınların iş yaşamındaki yolculuklarını bariyerlerle sınırlandırmıyor, toplumsal gelişim sürecini de olumsuz etkiliyor.
Geçmişten bu yana farklı dönemlere damga vuran kadın hakları hareketleri, toplumsal eşitliğin sağlanması için önemli bir itici güç oldu. 19. yüzyıldabaşlayan oy hakkı mücadelesi, kadınların temel haklarını kazanmalarına yönelik ilk adımlardandı. Bu mücadele, kadınların yalnızca politik alanda değil, ekonomik ve sosyal alanlarda da eşit bir şekilde varlık gösterebilmelerinin yolunu açtı.
Bugün hala kadınlar, liderlik rollerinde ve özellikle bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi erkek egemen alanlarda görünürlük için savaşıyor. Ancak tarih, kadınların birlik olduklarında neleri başarabileceğini bize defalarca gösteriyor.
Cam tavan, dünyanın dört bir yanında kadınlar tarafından yıkılmaya çalışılıyor. Ruth Bader Ginsburg, Angela Merkel, Özlem Türeci gibi isimler, yalnızca kendi alanlarında değil, toplumsal algılar üzerinde de devrim yaratmayı başardı.. Türkiye’den örnek verecek olursak, Sabiha Gökçen havacılıkta, Halide Edip Adıvar edebiyatta ve Leyla Alaton iş dünyasında cam tavanları aşmayı başaran güçlü kadınlar arasında yer alıyor.
Kadın hakları mücadelesi, aslında bir toplumun daha adil ve eşit bir geleceğe uyanma hikayesi. Bu hikayede her bireyin ve kurumun, kahramanca sorumluluklar üstlenmesi gerekiyor. İş dünyasında kadınların karşılaştığı ayrımcılıklarla mücadele ederek yalnızca kadınların değil, tüm toplumun huzur ve refahını artıracak bir değişimin kapılarını aralayabiliriz. Peki ama nasıl?
Toplumsal Önyargıların Kırılması: Tohumları eğitimle atılan farkındalık, kadınların iş ve toplum yaşamında eşit görülmesini sağlar. Bu, önyargıların duvarlarını yıkıp yerini özgür düşüncelere bırakan bir dönüşümdür.
Eşitlik Politikaları: Kadınların liderlik pozisyonlarında daha görünür olduğu bir dünya, kotalarla ve eşit ücret politikalarıyla inşa edilebilir. Bu politikalar, yeteneklerin cinsiyetle sınırlandırılmadığı bir düzenin temellerini atar.
Destek Mekanizmaları: Kadın girişimcilerin hikayelerini desteklemek, onlara yol gösteren mentorluk programları sunmak ve iş-yaşam dengesini sağlayacak çözümler üretmek, bu mücadelenin yapı taşlarıdır.
Kadın hakları için atılan her adım, görünmez bariyerlerin bir parçasını yıkıyor. Kadınların güçlü sesleri, dayanışma ruhu ve bitmeyen mücadele azmi, eşit bir geleceğin inşasında hayati bir rol oynuyor. Cam tavanlar artık yıkılmak için beklemiyor; kadınlar güçlü duruşlarıyla bu engelleri birer birer kırıyor.
Bu Kadın Hakları Günü’nde, kadınların karşılaştığı zorlukların farkında olalım ve bu mücadelede onların yanında yer alalım. Çünkü eşitlik yalnızca bir hak değil, aynı zamanda daha güçlü bir toplumun temel taşıdır.