BLOG


16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde Markalar İçin İletişim Yol Haritası

Her yıl dünyada farklı bir tema etrafında kutlanan 16 Ekim Dünya Gıda Günü, başta STK’lar ve gıda markaları olmak üzere farklı alanlarda faaliyet gösteren işletmelerin de gündeminde yerini almaya başladı. Çünkü gıda hepimizin ortak yaşam kaynağı. Etkisini giderek artıran iklim krizi karşısında derinleşen açlık krizi, temiz ve sağlıklı gıdaya yönelik yükselen farkındalık, tüketicilerin değişen beklentileri karşısında markalar da kayıtsız kalamıyor. Kalmamalı da… Peki ama nasıl?

Öncelikle bu seneki temaya bakalım: "Gıda Sistemlerinde Dayanıklılığı Artırmak". İlk bakışta bu tema; gıda, perakende, tarım, soğuk zincir, ziraat, tarım sistemleri ve teknolojileri üreticilerinin bu alandaki çalışmalarından bahsetme ve tüketicilerine ulaşma konusunda potansiyel bir fırsat yaratıyor diyebiliriz. Konuya daha derinlikli olarak bakarsak iklim değişikliği, doğal afetler ve ekonomik belirsizliklerin gıda güvenliği üzerindeki olumsuz etkileri de bu temanın odak noktasında yer alıyor. Yeni nesil teknolojilerin şekillendirdiği daha dayanıklı gıda sistemlerinin inşasına ve herkesin temiz ve dayanıklı gıdaya erişebilmesi yönünde sunulacak yol haritaları da hepimizi bu önemli günde ortak noktada buluşturabilir. İşte bu nedenle 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde sadece gıda ve yiyecek içecek sektörünün değil; imalattan lojistiğe, sigortadan mobilya sektörüne kadar çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin söyleyecek bir sözü olmalı.

Çünkü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporuna göre, dünya bırakın dayanıklı gıdaya ulaşmayı, 2030 yılına kadar açlığı ortadan kaldırma hedefinden oldukça uzakta. Veriler, 2023 yılında yaklaşık 733 milyon insanın, yani dünya genelinde 11 kişiden birinin açlıkla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. “O 11 kişiden biri hepimiz olabiliriz” düşüncesiyle markalar da bugünü özel gün iletişimine dahil etmeli. “Ar-Ge ve inovasyon gücümüzle geleceği şekillendiriyoruz” ya da “Çalışanlarımıza verdiğimiz eğitimlerle kariyer yaşamlarını geleceğe taşıyoruz” mesajı veren bir marka düşünelim. Eğer bugüne özel söyleyecek bir lafı, bir önerisi, sunacağı bir bakış açısı hatta bir projesi yoksa tutarlılık, samimiyet, sosyal fayda gibi kavramların da içi boşalıyor. Tüketici markalardan tutarlı, samimi, adil ve ticari faydadan arındırılmış sosyal fayda odaklı bir yaklaşım bekliyor. İstediğiniz kadar aktif iletişim yapın, büyük laflar edin, devasa yatırımlar yapın. Son sözü söyleyen tüketici sizi samimi bulmuyorsa başarısız olmanız kaçınılmaz.

 

16 Ekim Dünya Gıda Günü için her yıl farklı bir temanın belirlenmesi, önemli ve riskli konuların altının çizilmesini sağlıyor. Markalar bu yılki tema kapsamında geliştirecekleri iletişim stratejileri üzerinden farkındalık yaratmaya yönelik katlıma dayalı interaktif projelerle tüketicilere sesini duyurabilir. Sürdürülebilir tarım, su tasarrufu, atık yönetimi ve karbon ayak izi azaltma, sağlıklı beslenme, gıda israfını önleme, güvenli gıdaya erişim hakkı gibi konularda blog yazıları, post veya kısa videolar aracılığıyla; sosyal medya, web sitesi ve diğer dijital kanallarda bu konudaki taahhütlerini duyurabilirler. Bunun yanı sıra interaktif olarak; tüketicileri de bu özel günün bir parçası yaparak sosyal medya üzerinden etkileşim kampanyaları düzenlenebilir. Örneğin, kullanıcıların gıda israfını önlemek için aldıkları önlemleri paylaşmalarını teşvik eden bir hashtag kampanyası ile mesajlarını geniş kitlelere ulaştırabilirler.

Gıdaya erişim her insanın hakkı. Ancak dünyadaki herkesin sağlıklı ve yeterli gıdaya erişim hakkı maalesef yok. Sadece bu gerçek bile markaları harekete geçirmek için yeterli. Markaların bu yönde atacakları her adım, tüketiciyle kurulan duygusal bağı pekiştirir yeni hedef kitlelere ulaşmayı da kolaylaştırır. Bu gibi hepimizin ortak noktası olan konularda aksiyon alan markalar uzun vadeli hedeflerine en kestirme yoldan ulaşabilir. Yeter ki samimi olsun.